Weltanwälte e.V. olarak, İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu’na yönelik soruşturma başlatıldığına ilişkin haberleri çok ciddi bir endişeyle takip ediyoruz. Bu soruşturma, baroların hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunma görevini yerine getirme kapasitesine yönelik açık bir tehdittir ve demokratik değerlerle bağdaşmaz.
Barolar, sadece avukatların mesleki birliği değil, aynı zamanda toplumun adalet arayışının sesi olma görevini de üstlenir. İstanbul Barosu’nun yapmış olduğu açıklama, insan haklarının korunması ve hukukun üstünlüğünü güçlendirme amacı taşımaktadır. Ancak bu görev, ne yazık ki yanlış yorumlarla suçlamalara konu edilmiştir.
Anayasa’nın 135. maddesi ve Avukatlık Kanunu’nun 76, 95 ve 97. maddeleri, baroların “hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak” görevini açıkça tanımlamaktadır. Ayrıca, Avukatlık Kanunu’nun 58. maddesi, baro yönetim kurulu üyelerine yönelik soruşturmaların belirli usullere tâbi olduğunu belirtmektedir. İstanbul Barosu’na yönelik başlatılan soruşturma, bu yasal düzenlemelerin ihlali niteliğindedir ve hukukun genel ilkelerine aykırıdır.
Baroların bağımsızlığı, bir hukuk devletinin en temel dayanaklarından biridir. Baro yönetim kurullarının, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunurken cezalandırılması, sadece baroların değil, toplumsal adaletin de zedelenmesine yol açacaktır. Bu durum, tüm demokratik değerleri tehdit eden bir emsaldir.
Weltanwälte e.V. olarak, İstanbul Barosu’na yönelik bu hukuksuz soruşturmayı kınıyor ve dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Baroların susturulması, sadece avukatların değil, halkın adalete erişim hakkının engellenmesi anlamına gelir. İfade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü, demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsurlarıdır.
Tüm anayasal kurumları ve hukuk öznelerini, yasalara ve hukukun genel ilkelerine saygı göstermeye davet ediyoruz. İstanbul Barosu’nun yanında olduğumuzu ve bu sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.
